(1) Suç işlemek için alenen tahrikte bulunan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silahlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik eden kişi, onbeş yıldan yirmidört http://taplink.cc/eryigithukukburosuyıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Tahrik konusu suçların işlenmesi halinde, tahrik eden kişi, bu suçlara azmettiren sıfatıyla cezalandırılır.
TCK Madde 214 Gerekçesi
Maddenin birinci fıkrasında, suç işlemeye alenen tahrik fiili, iştirak ilişkisinden bağımsız bir suç olarak tanımlanmıştır. Burada bir tehlike suçu söz konusu olduğundan, suç işlemeye tahrik suçunun tamamlanabilmesi için tahrik konusu suçların işlenmesi gerekmemektedir. Suç işlemek için tahrik, aslında tahrik konusu suça bir hazırlık hareketi niteliğindedir. Ancak aleni olarak gerçekleştirilen bu tür fiillerin, kamu barışı açısından ifade ettiği tehlike nedeniyle, zararlı neticenin doğmasını beklemeden ve iştirak kurallarından bağımsız olarak ceza yaptırımı altına alınması gerekmiştir.
Burada önemli olan, belirli olmayan kimselerin suç işlemeye tahrik edilmesidir. Eğer muayyen kişiler, belli bir suçu işlemek için teşvik veya azmettirilmiş ise, meselenin iştirak kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
Maddenin ikinci fıkrasında, halk kesimlerinin silâhlı şekilde birbirlerine karşı öldürmeye tahrik edilmesi iştirak hükümlerinden bağımsız olarak cezalandırılmaktadır. Suç, halkın bir kısmını diğer bir kısmına karşı silâhlandırarak, birbirini öldürmeye tahrik edilmesiyle oluşur. Suçun tamamlanabilmesi için öldürmenin ya da fiili saldırının başlaması gerekmez.
Belirli kişilerin öldürülmesinin istenmesi, tahrikin bu doğrultuda yapılmış olması hâlinde; fıkra hükmü uygulanmaz. Bu hâlde de konunun iştirak kuralları çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
Üçüncü fıkra hükmüne göre, tahrik konusu suçların işlenmesi hâlinde, tahrikçi bu suçların her birinden dolayı azmettiren sıfatıyla sorumlu olacaktır.
TCK 214 (Suç İşlemeye Tahrik Suçu) Emsal Yargıtay Kararları
YARGITAY 9. CEZA DAİRESİ Esas: 2010/13846 Karar: 2010/12518 Tarih: 13.12.2010
Hükmedilen cezaların süreleri itibariyle koşulları bulunmadığından sanık müdafiinin duruşmalı inceleme isteğinin CMUK’nın 318. maddesi uyarınca REDDİNE,
1- 20.10.2008 tarihinde işlenen 3713 sayılı Kanuna aykırılık suçundan kurulan hükme ilişkin temyiz incelemesinde;
Sanığın topluluğa hitaben açıklattırdığı kabul edilen basın açıklamasının içeriğinde propaganda teşkil eden sözlerin bulunmadığı, sadece “Rezdan Öcalan” sözlerinin yer aldığı, bu itibarla yüklenilen eylemin TCK’nın 215. maddesinde düzenlenen suçu ve suçluyu övme suçunu oluşturduğu gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması,
2- 02.04.2009 tarihinde işlenen 3713 sayılı Kanuna aykırılık, silahlı örgüt üyesi olma, mala zarar verme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından kurulan hükümlere ilişkin temyize gelince,
Ağrı ili DTP Belediye Başkan adayı olan sanığın 29.03.2009 günü yapılan yerel seçimlerde seçimi kaybetmesi üzerine toplanan halka hitaben “ölmesi gereken yerde ölmesini bilmeyen namerttir, Vali istifa etsin, bundan sonra olacak olaylardan Vali sorumludur, Ağrı’da kan gövdeyi götürecek” şeklindeki konuşmaları üzerine gerçekleşen olaylar nedeniyle, a ) Sanıkça söylenen sözlerin genel nitelikte olup somut bir eylem çağrısını içermediği, toplulukça işlenen mala zarar verme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarında grubu azmettirdiğinin anlaşılamadığı, bu nedenle sarf edilen sözlerin kapsamına göre TCK’nın 214/1. maddesinde düzenlenen suç işlemeye tahrik suçunu oluşturduğu gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek ayrıca 3713 sayılı Kanuna aykırılık, mala zarar verme ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından da mahkumiyetine karar verilmesi,
b- Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre sanığın silahlı örgüt üyesi olma suçundan cezalandırılmasına yeterli kesin, inandırıcı her türlü kuşkudan uzak delil elde edilemediği düşünülmeden, anılan suçtan beraatı yerine, değerlendirmede yanılgıya düşünülerek mahkumiyet hükmü kurulması,
SONUÇ : Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı BOZULMASINA, bozmanın içeriğine göre sanık hakkındaki tutuklama kararının kaldırılmasına, başka suçtan hükümlü ya da tutuklu bulunmadığı taktirde, derhal salıverilmesinin sağlanması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazı yazılmasına, 13.12.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2017/2007 Karar : 2017/5629 Tarih : 18.12.2017
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın suçunun sübutu kabul, olay niteliğine ve kovuşturma sonuçlarına uygun şekilde vasfı tayin edilmiş, cezayı azaltıcı sebebin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde aşağıdaki husus dışında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Hükmün birinci fıkrasında temel ceza belirlenirken uygulama maddesinin “TCK’nın 314/2. maddesi” yerine “TCK’nın 214/2. maddesi”; ikinci fıkrasında temel cezada indirim yapılırken uygulama maddesinin “TCK’nın 220/7. maddesi” yerine “TCK’nın 210/7. maddesi” şeklinde hatalı olarak yazılması,
Kanuna aykırı olup, bu itibarla hükmün 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılması gerektirmeyen bu hususun aynı Kanunun 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, hükümdeki “214/2” ve “210/7” ibareleri çıkarılarak yerlerine sırasıyla “314/2” ve “220/7” ibarelerinin yazılması suretiyle sair yönleri usul ve kanuna uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 18.12.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 16. CEZA DAİRESİ Esas : 2016/1077 Karar : 2016/3583 Tarih : 1.06.2016
Dosya incelenerek gereği düşünüldü:
1-Sanık hakkında 5816 sayılı Kanuna aykırılık nedeniyle verilen hükme yönelik temyiz incelemesinde;
Anayasa Mahkemesinin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 08.10.2015 tarih, 2014/140 E. 2015/85 K. sayılı iptal kararının TCK’nın 53. maddesinin uygulanması yönünden infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre sanığın bu hükme yönelik yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA,
2-Sanık hakkında halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçundan verilen hükmün incelenmesinde ise:
a- TCK’nın 216. maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için halkın, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesiminin diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa tahrik edilmesi gerekmekte olup; siyasi görüş ya da belli bir olay karşısındaki düşünce farklılıklarının sayılan özellikler arasında bulunmaması karşısında, sanığın aleni sayılabilecek twitter hesabı üzerinden gezi eylemlerine katılanlara karşı yaralama ve benzer suçların işlenmesini kıştırtan ve teşvik eden nitelikte paylaşımlarda bulunmaktan ibaret eyleminin TCK’nın 214. maddesinde düzenlenen “suç işlemeye tahrik suçunu” oluşturduğu gözetilmeden suç vasfının belirlenmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması,
b- 2013/53309 sayılı soruşturma dosyasında düzenlenen 2813/11532 sayılı emanet eşya makbuzuna konu hard diskin sanığa ait olduğu, yüklenen suçların işlenmesinde kullanıldığı veya suçun işlenmesine tahsis edildiği ya da suçtan meydana geldiğinin tespiti halinde müsadere edilebileceği, sadece işlenen suçun delili niteliğinde ise dosyada muhafaza edilmesi gerektiği gözetilerek bu hususta yeterli inceleme ve araştırma yapılmadan yazılı şekilde müsadereye karar verilmesi,
Kanuna aykırı, sanığın bu hükme yönelik temyiz itirazı bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten dolayı BOZULMASINA, 01.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
YARGITAY 15. CEZA DAİRESİ Esas : 2014/1874 Karar : 2014/16370 Tarih : 14.10.2014
6545 sayılı Kanun’un 31. maddesiyle, 04/02/1983 tarih ve 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 14. maddesinde yapılan değişikliğin, 28/06/2014 tarih ve 29044 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdiği dikkate alınarak ve söz konusu Kanun değişikliğine göre, “Ceza dairelerinde, daireler arasındaki işbölümünün belirlenmesinde; mahkeme kararındaki nitelendirme, mahkumiyet dışındaki kararlarda ise iddianamede veya iddianame yerine geçen belgedeki nitelendirme esas alınır, çeşitli suçlara ait davalarda, suçların en ağırını incelemeye yetkili olan daire görevlidir” hükmüne yer verildiği,
Çeşitli suçlara ilişkin açılan davalardan en ağırı saptanırken, hapis cezasının üst sınırı daha fazla olan suça ilişkin dava daha ağır kabul edilmeli, üst sınırların eşit olması halinde bu kez alt sınırı daha fazla hapsi gerektiren suça ilişkin davanın daha ağır olduğu sonucuna varılmalıdır. Hapis cezası ile birlikte öngörülen adli para cezaları ise, her iki suça ilişkin hapis cezalarının alt ve üst sınırlarının eşit olması halinde dikkate alınmalıdır.
29.12.2011 tarihli kararda, sanık …’ın, 5237 sayılı TCK’nın 106/2-c, 265, 152/1-g ve 125. maddeleri gereğince silahla tehdit, görevi yaptırmamak için direnme, nitelikli mala zarar verme ve hakaret suçlarından; sanık …’ın, 5237 sayılı TCK’nın 106/2-c, 265, 152/1-g, 214/1 ve 125. maddeleri gereğince silahla tehdit, görevi yaptırmamak için direnme, nitelikli mala zarar verme, suç işlemeye teşvik ve hakaret suçlarından; sanık …’ın, 5237 sayılı TCK’nın 106/2-c, 265 ve 152/1-g. maddeleri gereğince silahla tehdit, görevi yaptırmamak için direnme ve nitelikli mala zarar verme suçlarından; sanık …’ın, 5237 sayılı TCK’nın 106/2-c ve 265. maddeleri gereğince silahla tehdit ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından; sanık …’nin, 5237 sayılı TCK’nın 106/2-c, 265, 152/1-g, 214/1 ve 125. maddeleri gereğince silahla tehdit, görevi yaptırmamak için direnme, nitelikli mala zarar verme, suç işlemeye teşvik ve hakaret suçlarından; sanık …’ın, 5237 sayılı TCK’nın 106/2-c, 265, 152/1-g, 170 ve 125. maddeleri gereğince silahla tehdit, görevi yaptırmamak için direnme, nitelikli mala zarar verme, genel güvenliği kasten tehlikeye sokma ve hakaret suçlarından; sanık …’nin, 5237 sayılı TCK’nın 106/2-c, 265, 152/1-g, 214/1 ve 125. maddeleri gereğince silahla tehdit, görevi yaptırmamak için direnme, nitelikli mala zarar verme, suç işlemeye teşvik ve hakaret suçlarından; sanık … ve sanık …’in, 5237 sayılı TCK’nın 214/1. maddesi gereğince suç işlemeye teşvik suçundan; suça sürüklenen çocuk …’ın ise, 5237 sayılı TCK’nın 152/1-g maddesi gereğince nitelikli mala zarar verme suçundan mahkumiyetine karar verilmiş olmakla;
İncelenen dosya içeriğine göre; temyiz incelemesine konu suçlardan suç işlemeye teşvik suçunun cezası, 5237 sayılı TCK’nın 214/1 maddesinde altı aydan 5 yıla yıla kadar hapis; hakaret suçunun cezası 5237 sayılı TCK’nın 125. maddesinde üç aydan 2 yıla yıla kadar hapis; silahla tehdit suçunun cezası 5237 sayılı TCK’nın 106/2-c maddesinde 2 yıldan 5 yıla kadar hapis; görevi yaptırmamak için direnme suçunun cezası 5237 sayılı TCK’nın 265/1-3 maddelerinde iki yıldan 4 yıla yıla kadar hapis; genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması suçunun cezası 5237 sayılı TCK’nın 170/1. maddesinde altı aydan 3 yıla kadar hapis ve nitelikli mala zarar verme suçunun cezası aynı Kanun’un 152/1-g maddesi uyarınca bir yıldan dört yıla kadar hapis cezasından ibaret olduğu gözetildiğinde;
Mahkumiyet kararındaki nitelendirme ve Yargıtay Kanunu’nun Değişik 14. maddesi gereğince temyiz incelemesi Yüksek (4.) Ceza Dairesi’nin görevi dahilinde olduğundan Dairemizin GÖREVSİZLİĞİNE, 14.10.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.