Günümüzde oldukça sık karşılaştığımız ve son dönemlerdeki ekonomik koşullar göz önüne alındığında hayatımızda büyük öneme sahip bir konu olan kira sözleşmelerinden doğan tahliye davaları dikkatle ele alınması gereken bir konudur. Bu süreçte gerek kiraya veren http://taplink.cc/eryigithukukburosu ev ve işyeri sahiplerinin gerek kiracıların haklarını iyi bilmesinin yanında doğru zamanda ve etkin bir şekilde kullanması gerekmektedir.
Türk Borçlar Kanunu’nda kiracının tahliyesi davaları sıkı şartlara tabi olarak düzenlenerek tahliye davalarına konu olabilecek durumlar açıkça sayılmıştır. Bunlardan bazılarına kısaca değinecek olursak;
-Tahliye taahhütnamesine dayanarak tahliye etme sık sık karşılaştığımız ve basit olarak bilinen bir yöntem olmasına rağmen tahliye taahhüdünün düzenlendiği tarih ile tahliye amacıyla işleme konulabileceği son tarih oldukça önemli hususlardır. Sadece doğru zamanda doğru işlem yapılmadığı için hak kaybına uğramak ve telafisi olmayan mağduriyetlerin doğması kaçınılmazdır.
-Kiracının kirayı ödememesi halinde iki haklı ihtar çekilmesi sonucunda tahliye davası açmaya hak kazanılır, ancak ihtarda ödeme yapması için kanunda belirtilen makul süreyi kiracıya tanımamak gibi dava açma süresi içerisinde işlem yapmamak da bu sebep ile tahliye davası açma hakkınızı kaybetmenize sebep olacaktır.
-Kiraya veren ev ve iş yeri sahiplerinin; kendisi, eşi, altsoyu, üstsoyu veya kanun gereği bakmakla yükümlü olduğu kişilerin zaman içerisinde o taşınmaza gereksinimleri doğabilmektedir. Bu durumda yine kanun hükümleri ve emsal kararlar incelendiğinde mutlaka yasal süresi içerisinde ihtar çekilerek kiracıya tahliye için süre vermek ve dava açma süresi içerisinde mutlaka tahliye davasını açmak gerekecektir. Dava sürecinde söz konusu ihtiyacın samimiyeti ve fesih bildirimine ilişkin sürelere uyulup uyulmadığı incelenecektir.
-Kira ilişkisi içerisinde sözleşmenin feshi için önemli nedenler meydana gelmiş olabilir. Bu sebepler kira ilişkisinin devam etmesinin çekilmez hale gelmesi, kiraya veren ile kiracı arasında bir husumet meydana gelmesi hatta husumetin adli makamlara intikal etmiş olması olabilmektedir. Yasal fesih bildirim sürelerine uymak koşuluyla sebebin meydana geldiği tarihten itibaren tahliye yoluna gitmek mümkündür.
-Hayatın olağan akışı içerisinde taşınmaz alım-satımı gerçekleştiğinde de tahliye konusu gündeme gelmektedir. Kiracı ile ev veya iş yerinin yeni sahibi anlaşabileceği gibi yeni malik ihtiyacı sebebiyle tahliye davası açabilecektir. Ancak bu davayı açmadan önce de taşınmazın devrinden itibaren başlayan kesin süreye uygun olacak şekilde ihtar çekmek ve dava açılış süresi içerisinde dava açmak gerekecektir.
Bahsetmiş olduğumuz hak düşürücü süreler kira sözleşmesinin belirli süreli bir kira sözleşmesi ya da sözleşme süresinin dolmasından sonra tarafların kira ilişkisini devam ettirmesi yönündeki iradesi sonucu belirsiz süreli bir kira sözleşmesine dönüşmüş olmasına göre farklılıklar göstermektedir. Her ne kadar bilgiye ulaşmanın fazlasıyla kolay olduğu bir çağda yaşıyor olsak da diğer her konuda alanında uzman kişilere başvurduğumuz gibi bu konuda da hukuki yardım almak şarttır. Kiracı veya kiraya veren olmanız fark etmeksizin haklarınızı bilmek ve uğradığınız ya da uğrama tehlikesi altında bulunduğunuz haksızlıklara karşı tedbirinizi almak için vakit kaybetmeden bir avukata danışmayı ihmal etmeyiniz. Aksi halde maddi ve manevi zararlarınızın yanında geri dönüşü mümkün olmayan hak kayıplarınız olabilir.